Vakit yolculuk vakti yine, çaldı saatim. Her defasında daha
bir tanıdık mekanlar artık, her defasında daha bir aşina yollar. Vakit, kendime
yolculuk vakti yine, içimdeki benlikler zil çalıyor sıra sıra, hep daha bir
seslice. Yeni yeni kimlikler çıkıyor içimdeki kapalı kutulardan. Hangi birini
açsam sahipleniyorum, ona bürünmek istiyorum baştan aşağı. Ama merak hep
savuruyor üzerime kılıcını, kalkanımı attığım gibi kaçıyorum başka gizli kalmış
kimliklere. Kaç tane ben var içimde sayamıyorum bir türlü. Rakamlar bir yandan
çoğalıyor ardışık, bir yandan bölünüyor kendi oldukları yerde. Bir kelime
giydirecek oluyorum üzerine bir tane benin, köşesinden bir yaprak veriyor
ansızın, bir kelime daha istercesine. Hiç bitmiyor benler. Ne kendileri, ne hayatımdan
istedikleri. Yetmiyorum bazen onlara, ödünç veresim geliyor birkaç dosta,
akrabaya. Ama gitmiyorlar. Bir türlü dokunup da alamıyorum avuçlarımın içine.
Onlar da bir türlü uzanıp da çıkamıyorlar kapalı kutulardan dışarı. Yaşayıp
gidiyoruz öylece. Çelişkiler tırmalıyor ya zaman zaman zihnimin sonsuz
ovalarını, üzerine bastıkça çiçek açıyorlar, kokladıkça daha bir ben oluyor
içimdeki benler. O yüzden, vakit yolculuk vakti şimdi. Tırmıkların tok tınıları
dolaşıyor yine sonsuzluktaki düzlüklerde. Alıp sırta hoşgörüleri, empatileri,
gidip bir çalmak lazım kapısını gizli kalmış benlerin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder